27 Haz 2011

Katil Teknoloji

Teknoloji, istisnasız sürekli kendi kendini geliştiren bir alan. Hayatımızın hemen hemen her alanında artık ellerimizi kullanmak yerine yanlızca bir kaç düğmeye dokunarak büyük işler yapabiliyoruz. Peki sizce, Dünya'nın her yerini saran bu teknoloji karşısında insanlar arkada mı kalıyor?

Hayatımızı kolaylaştırıyor. Ama bu kolaylaştırmanın bize yarardan çok zararı dokunuyor. Rahatlığa alışıyoruz, böylece zor bir şey karşısında dayanma gücümüz giderek zayıflıyor. Ve insanoğlu, sürekli gelişen teknoloji karşısında yeniliyor. Şu anda  var olan el yazısı kitaplar, yüzlerce insanın içinde gece gündüz çalıştığı fabrikalar, ve içinde insan ögesinin barındığı pek çok şey günümüzden 30-40 yıl sonra geri dönüşü olmayacak şekilde tamamen yok olabilir. Hatta bu yok oluş, günümüzde başlamış durumda. Şimdi, daha rahat anlayabilmeniz için örneğimi somutlaştıracağım. Yurtdışında bir çok okulda elektronik eğitime geçildi. Kitap, defter yok. Kilolarca ağırlıkta çantalar yok. Görünüşte güzel gibi, ama aslında değil. Bu eğitim biçiminin tüm Dünya'ya yayıldığını bir hayal edin. Ne güzel değil mi? Elleriniz yazı yazmaktan ağrımayacak, kalemlerinize uç takmakla uğraşmayacaksınız ve sürekli silgilerinizi kaybetmeyeceksiniz. Ama ufak bir nokta var. El yazısı, tamamen yok olacak. Zaten şu anda zor olan suçluları el yazısından yakalama yöntemi, artık imkansızlaşacak. Zaten şu anda bile değerli olan el yazması şeyler, ileride paha biçilemez olacak. "Ben yazı yazmayı sürdürürüm ne olacak ki?" diyebilirsiniz. Ama şunu düşünün; Milyarlarca insan kalemleri artık kullanmadığı için, kalemler üretilmeyecek veya çok küçük miktarlarla üretilecek ve yine paha biçilemez değerlerle satışa sunulacak.

Ayrıca, çok sevdiğiniz teknoloji sizi aç bırakabilir. Nasıl mı? Şöyle ki; Dünya'daki tüm fabrikalar saha fazla kâr sağlamak adına %100 mekanik üretime geçecek, böylece tüm fabrikaların işçi ihtiyacı %1'lere kadar düşecek. Bu durumda babanız işten atılabilir, dolayısıyla aç kalabilirsiniz. Ayrıca bu 'tümüyle mekanikleşme' yüzünden el yapımı Ray-Ban'lar, Harley Davidson'lar ve Gibson'lar tarihe gömülecek. Artık kimse, el yapımı bir şeye sahip olmakla övünemeyecek çünkü az önce de bahsettiğim gibi bu mekanikleşme tamamlandığında, el yapımı ürünleri ancak milyarder insanlar alabilecek.

Teknolojinin doğayı katlettiğini her yerde duymuşsunuzdur. Bu ne yazık ki doğru ve şu anda yapılan uyarılar dikkate alınmazsa keşfedilmiş gezegenler içinde üzerinde canlı barınan tek gezegen, büyük bir kum topuna -çöllere- dönüşecek. Şu kesin ki gezegenimizde her gün, her saat hatta her dakika tonlarca ağaç kesiliyor. Peki bunun karşılığı olarak, ne kadar ağaç dikiliyor? Çok az. Hepiniz biliyorsunuzdur, giderler gelirlerden fazla olduğunda elinizdeki malzeme büyük bir hızla tükenir hatta bu giderler azaltılamazsa borca girersiniz. Aynen bu şekilde, biz insanlar doğaya karşı büyük borçlara girebiliriz. Giderlerimiz, -harcanan su, atıklar, kesilen ağaçlar vs.- gelirlerimizden -dikilen ağaç, geri dönüşüm, atıkları ayrıştırma vs.- çok fazla. Ve elimizdeki her şey hızla tükeniyor. Bunun farkında olan bazı insanlar ve kuruluşlar var. Ama hemen içiniz rahatlamasın, çünkü bu kuruluşlarda faaliyet gösteren insan sayısı yeterince fazla değil ve bu insanları kimse dikkate almıyor, devletler bile.

Şimdi, doğanın hızlı bir şekilde öldürülmesinden sadece bir örnek vererek bu anlattıklarımı daha iyi anlamanızı istiyorum. Az önce de bahsettim, ağaçlar kesiliyor. Ve bu kesilen ağaçlar bizlerin akciğerleri. Peki Dünya'da tüm bitki örtüsü yok olursa ne olur? Öncelikle, havanın filtrelenmesi -karbondioksitin oksijene çevrilmesi olayı- tamamen duracaktır. Böylece atmosferdeki oksijen miktarı korkunç bir hızla tükenecek, böylece de insanoğlunun kökü tümüyle kazınmış olacaktır. Evet, biz öleceğiz. Hem de kendi ellerimizle. Şimdi bir an için tekrar düşünün, teknolojiyi hala seviyor musunuz?

0 Yorum yapıldı:

Yorum Gönder