10 Kas 2010

Bir 10 Kasım Daha Geçti..

Yine hüzün doluyuz bugün. Yine 10 Kasım, ve ben yine aynı düşünceler içindeyim. Yine Atamın resmine bakamıyorum, bakmaya yüzüm yok ki. Eleştiriyorum kendimi, ve tüm ülkeyi. Ne kadar hak ediyoruz Atamızın gözlerinin içine bakmayı? Hak etmiyoruz tabii ki. Bunu hak edebilmemiz için önce ülkeye sahip çıkmamız lazım. Şu hale bakın, bir şey mutlaka dikkatinizi çekmiş olmalı. Osmanlı Imparatorluğu'nun ''Hasta Adam'' ünvanını almasına yakın olduğu dönem gibiyiz, fark ettiniz mi hiç? Fazla siyasete girmek istemiyorum. Genel olarak, ülke böyle. Ve sakın, sakın kimse bana herhangi birini veya bir şeyi savunmasın. Akılcı düşünmekle, neyin ne olduğu zaten belli oluyor. Adım adım nereye gittiğimizi görebiliyoruz, Atamızın ön görüşlülüğü gibi. Peki ne yapıyoruz? Hiçbir şey. Peki yapmak istediklerimiz? Fazlasıyla var. Atatürkçü olan herkesin içinde öyle bir kin, öyle bir nefret var ki, sormayın bunu bana. Kime bu nefret? diye soranlar olacaktır içinden bu yazıyı okurken. Güldürmeyin beni sayın okurlar. Bu yazıyı okuyorsanız, aklınız var demektir. E aklınız varsa, bu soruyu sormanız hatadır bile. Görme engelli olabilirsiniz, ona bir cevabım yok. Ama görme engelliyseniz bu yazıyı okuyamazsınız, dinlersiniz. Biliyorsunuz değil mi öbür tarafta Allah yakamızda olmasa bile, Atamızın olacağını? Tek tek hesap soracağını? Cevabınızı hazırladınız mı gitmeden önce? Hazırladım diyemezsiniz. Yok çünkü cevabı. Önceki yazımı okuduysanız, ''Her soru cevabıyla birlikte yaratılmıştır, bunu kendi ağızınızla söylediniz.'' diyebilme imkanınız var tabii ki. Ama şunu hatırlatmak isterim. Evet, her sorunun bir cevabı vardır elbette. Ama bu cevap, mantıklı olmaz her zaman. İşte bu yüzden, öteki tarafta Atamıza verebileceğiniz herhangi bir cevabı mantığa dayandırmanız söz konusu bile olamaz.

Buraya kadar yazdıklarımı okuduktan sonra, farkettim ki kalemim sivrilmiş, sinirlerim tavan düzeyde ve konuyu saptırıyorum. Herhangi bir konu olsaydı, bu cümleyi yazmaz, kriterlerim doğrultusunda yazmaya devam edip konuyu uzatabilirdim. Ama bu herhangi bir konu değil, Atatürk. Bu yüzden saptırmak her ne kadar Ulu Önder'e saygısızlık olduğu kadar, bu tür yazıları yazma imkanı olan herkesin Ata'yı esas duruşta yazdığı yazıyla sagyı içinde anması da, boynunun borcudur.

Bir 10 Kasım daha geçti gözlerimizin önünden, film şeridi gibi. O zor zamanlardan buralara nasıl geldiğimizi yine hatırladık. Yine üzüldük, kızdık, öfkelendik.. Bir dahaki 10 Kasım'da, daha iyi bir ülkeyle görüşmek üzere dileklerimi diledikten sonra, sizi Atamızın gerçek cenaze töreni görüntüleriyle başbaşa bırakmak istiyorum. Lütfen göz yaşlarınızı saklamayınız.

Atamızın Cenaze Töreni Görüntüleri

0 Yorum yapıldı:

Yorum Gönder