28 Kas 2010

Lindemann'a Mektup

Sevgili dostum Till;

Bu mektubumu kesinlikle okumalısın. Bilmelisin ki bu mektup, birçok hayranının ağzından yazılmıştır. Şimdi devam edebiliriz. Havalar nasıl? Yoğunsun, biliyorum. Bu sorumu es geçebilirsin. Güney Amerika'ya gideceğini duydum, sevindim. Kimseyi enfes sesinden mahrum bırakmayışın beni neşelendiriyor.

Ama ciddi bir mesele var. Merak ettin biliyorum, lafı uzatmayacağım. Yaşlılık Till, yaşlılık. 47 yaşına geldin dostum, eminim sende farkındasın bunun. Biliyorum, hissetmiyorsun bunu. Bu gayet normal, çünkü birçok gence taş çıkarırcasına çıkıp sahneye çıldırmışçasına yapıyorsun işini. Ama biz yani hayranların, korkuyoruz Till. Senin adına korkuyoruz, ve kendi adımıza. Şunu üzülerek ve korkarak yazıyorum ki; Ölmenden korkuyoruz Till, ve gruptan yaşlandığın için ayrılmandan. Seni bir kez bile olsun canlı izleme fırsatını bulamayanların en büyük korkusu bu; seni canlı izlemeden ölmek..

Hayat her ne kadar tatlı görünse de bilirsin, öz acıdır. Elma gibidir sanki hayat. Dışını gençken yersin, tatlıdır, bal gibidir sanki. Doyamazsın, yersin hep. Yaşın ilerledikçe bu tatlılık giderek düşer. Ve senin yaşındaki çoğu insan, artık acı kısmına çok yaklaşmıştır ve ısırıp türükür. Sen ise, acıyı almamak için bal sürüp yiyorsun bu ''Hayat'' elmasını. O bal biziz, ve hepimiz mutluyuz durumumuzdan. Sonra ne olur biliyormusun sevgili dostum? İnsan, son lokmasını ısırır, yani çekirdeği. Ve hayat, o çekirdekle son bulur. Buna hiçbir bal tesir etmez sevgili dostum. Biz işte bundan korkuyoruz, yani senin son lokmayı ısırmandan..

Bütün bunları nereden çıkardığımı hüzünle düşündüğünü pek iyi biliyorum, onun için hemen meraklandırmadan cevap vermek istiyorum. Sonisphere, Till.. Sesin bir değişikti orada. Yine büyüleyiciydin, harikaydın. Ama eski enerjini alamadık Till. Bu sözler çok acı senin açından, biliyorum ve bunları yazarken emin ol ki o acıyı bende senle tadıyorum. Ama şunu unutma ki; ''Dost acı söyler'' sevgili dostum..

Şarkıları bir değişik söylüyorsun artık sanki. Seni sokakta gördüğümüzde, beyaz saçlarını görünce hüsrana uğruyoruz her birimiz. Biz seni, yaşlanmaz ve enerjisi bitmez biri olarak düşündük hep. Ama şimdi anladık ki, herkesin enerjisi tükenir elbet. Bu bazen birden olur, bazen yavaşça. Bunu sana en iyi, Elvis ile örneklendirebilirim. Biliyorsun o Rock'n Roll'un kralıydı. Ama, enerjisi bir gün, hızlıca tükenmeye başladı. Ve en sonunda korkuğumuz başımıza geldi; aramızdan ayrıldı.. Micheal Jackson örneğini de verebilirdim, ama biliyorum ki Pop'tan nefret ediyorsun.

Tüm bunlara rağmen, hala sen bizim tek yıldızımız ve vazgeçilmezimizsin sevgili dostum, bunu asla ve asla unutma. Gözyaşlarının bu kağıda düşmesini kesinlikle istemem, bu yüzden lütfen üzülme. Çünkü sen bir damla bile göz yaşı döksen, biz salya sümük ağlamaya başlıyoruz. Seni, senden daha çok seviyoruz.

Mektubumu bitirirken, şunu da unutmamanı öneririm; Sen bizim daimi yıldızımızsın. Sen yoksan, Rammstein grubu yoksa, Industrial Metal de yoktur artık, Metal de..

Cevabını sabırsızlıkla bekliyor olacağım.
      Sevgili Dostun, Çağatay..

1 Yorum yapıldı:

Havlayan Kirpi dedi ki...

Gerçekten çok başarılı buldum. Umarım yerine ulaşır cevanını alırsın..

Yorum Gönder